Ne arayalım?

ARAMIZA KATILIN

BİZE ULAŞIN

Adres:

E-posta:

host/bin/bilisimlife.dll

iletisim@bilisimlife.net




 
Rserit
Developer
       
 1029  
 278

Cosmos: Bir Uzay Serüveni 1. Bölüm Notları

Merhabalar.
Fazlasıyla etkilendiğim NG'nin yayınladığı Kozmos: Bir Uzay Süreveni belgeselinin de notlarını tutmaya başladım. Ilk bölümün notlarını çıkartmak beni fazlasıyla yordu. Yaşamın amacını sorgulamak için birebir belgesel olduğunu söyleyebilirim.

Bu belgesel serimizin ilk bölümünü sizlere notladım.
Birinci bölümle başlayalım.


Kozmos: Bir Uzay Süreveni.

Deney ve gözlemlerle fikirleri sınamak… Her şeyi sorgulamak. Bu şartları kabul ediyorsanız kozmos sizindir.

Uzay ve zamandan bağımsız hayal gemimizle her yere gidebiliriz. Dünya 250 milyon yıl önce aşağıdaki gibi görünüyordu.

250 milyon yıl sonra da aşağıdaki gibi olabilir.

Kozmosun en uç noktalarına uzanacaksak kozmik adresimizi bilmeliyiz: Dünya.
Ayda kozmik darbelerin izleri vardır. Yıldızımız ve bir o kadar da gök cismi aslında yaşam kaynağımızdır.

Güneş, güneş sistemindeki çekimle gezegenleri yanında tutar. Bunlardan ilki: Merkür.
Bulutlarla çevrili Venüs, sera etlisi yüzünden cehenneme denk.

Mars, neredeyse dünya gibi. Mars ve Jüpiter’in etrafındaki göktaşı kuşağı da güneşin etrafında döner.

Dördü devasa uydusu olan Jüpiter de başlı başına bir güneş sistemi gibidir. Kütlesi, güneş sistemindeki gezegenlerin toplam kütlesinden daha fazladır.

Ve Jüpiter’in kırmızı lekesi…

Yüzyıllardır devam eden çok büyük bir kasırgadır.

Güneş sisteminin incisi: Satürn.

Etrafında yavaş dönen sayısız kar topunun olduğu halka bulunuyor. Her biri birer küçük uydu.

Uranüs ve Neptün. En uçtakiler. Onların da ötesinde on binlere donmuş dünya var. Plüton gibi.

Yuvadan en uzağa gitmiş uzay aracımız: Voyager 1 (http://tr.wikipedia.org/wiki/Voyager_1). Bir milyar yıl sonrası için bir mesaj taşıyor. Kimiz, müziğiz, eğlencelerimiz gibi.

Buradan bakınca güneş sıradan gözükebilir. Ancak çekim gücü 5 milyar önceki dönüşümden kalmış 1 trilyon donmuş kuyruklu yıldız üzerinde hala etkisi var. Bu gruba Oort Bulutu (http://en.wikipedia.org/wiki/Oort_cloud) deniyor. Bu devasa bulut güneş sistemini çevreliyor. Kozmik adresimizin 2. adresi de bu.

Yaşam hakkında ne biliyorsunuz?
Dünyada başka yok. Bomboş uzayı görüyorsunuz. Insan gözü kozmosdaki ışığın çok azını görebilir. Bilimin oluşturduğu şeyler bize farklı fırsatlar veriyor. Örneğin gece görüşü, kızılötesi yani.

Kızılötesiyle uzaya bakalım.
Bakın aşağıdaki resimde ne var, başıboş bir gezegen.

Kimsesiz bir gezegen. Güneşi olmayan bir dünya. Galakside sayıları milyarlarca. Sonsuz karanlıkta sürükleniyorlar. Yıldız sistemlerinin kozmik doğumunda anne yıldızlarından uzağa sürülmüşler. Bunların çekirdeği donmuş olabilir. Sıvı halde su dahi bulunabilir.

Samanyolunun kızılötesi görünümü de aşağıdaki gibi.

Bu resimde bizim yerimiz nedir? Dışarı uzanan şu çember yaşadığımız yer. Merkeze 30 bin ışık yılı uzakta. Samanyolunun diğer adresi de 100 bin ışık yıl uzakta.

Aşağıdaki spiral yapıdaki Andromeda komşu galaksimiz (http://tr.wikipedia.org/wiki/Andromeda_(tak%C4%B1my%C4%B1ld%C4%B1z). Iki dev ve birkaç küçük galaksiye yerel grup denir.

Dünya > Güneş Sistemi > Samanyolu Galaksisi > Yerel Grup.
Buradan kendi galaksimizi dahi bulamıyoruz: Başak Süperkümesi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ba%C5%9Fak_S%C3%BCper_K%C3%BCmesi).

Buradan bakıldığında en küçük noktalar dahi birer galaksidir. Her bir galakside milyarlarca güneş ve sayısız dünya vardır.

Yine de Başak Süper Kümesini de bir şey sarıyor. Evrenimizin çok küçük bir parçasıdır. En genişi, 100 milyarlarca galaksiyi çeviren ağ: Gözlemlenebilen Evren  (http://tr.wikipedia.org/wiki/Gözlemlenebilir_Evren).

Bu da neyin nesi peki?Hayalin bile uzayda görebileceği sınırlar var. Bu kozmik ufkumuzdur. Bu ufkun ötesinde bile evrenin fazla uzak olan kısımları vardır. 13.8 milyar yıllık tarih, oradan bize ışık ulaşması için yeterli olmadı.

Kendinizi çok küçük mü hissettiniz?
E kozmosu görünce çok küçüğüz.

1599'da herkes güneşin, gezegenlerin ve yıldızların dünyanın çevresinde döndüğünü sanıyordu. Tüm bunların yanlış olduğunu, kozmosun olduğunu düşünen tek bir adam vardı.



Peki bu adam ne yapıyordu? Ne yapacak, hapisteydi tabi ki.

16. yy'da inanç, her şeyin etrafımızda döndüğüydü.

Ama büyük bir şeyin parçası olduğumuzu düşünen bir adam vardı. Polonyalı gökbilimci: Koparnick.

Parodikal bir düşünce öne sürdü. Marken Luther dahi kabul etmiyordu. Ama aynı fikirde olan bir kişi daha var: Giardano Brun (http://tr.wikipedia.org/wiki/Giordano_Bruno).

Klisenin yasakladığı kitapları okumak istedi. Kaynağa aç bir isim. Ona göre kozmos sonsuz olmalıydı, tıpkı Tanrı gibi.

Bruno rüyasında kozmosu gördü. O kadar güzel olduğunu öne sürdü ki tıpkı bir aşk gibi olduğunu söylüyor. Bunu insanlara yaymak istedi. Ingiltere'de Oxford'dan konuşma daveti aldı. Ama burada söyledikleri yüzünden kafir ilan edilince o da Italya'ya dönmek zorunda kaldı. Italya'dan da kovulduğu halde neden tekrar oraya döndü? Italya'da görülünce hapse atıldı. 8 yıl yattı. Klise neden bu kadar korkuyordu? Bruno haklıysa? Klisenin oteritesi sarsılacaktı.

Bruno davasından vazgeçmedi; ama idam edildi.

Bruno öldükten 10 yıl sonra Gallie teleskobu buldu. Bruno haklıydı!

Kozmik olayları bir yıla indirgeyerek bir takvim haline getirelim. Her ay 1 milyar, her gün ise 40 milyon yıl olarak ele alalım.

Evrenimiz noktadan daha küçük tek bir atomdan doğdu. Uzayın kendisi kozmik noktadan bir yangınla patladı. Evren genişledi. Bing Bang Teorisini destekleyen sağlam deliller var. Helyum miktarları, parlak radyo dalgaları gibi.

Evren büyüdükçe soğudu. Yaklaşık 200 milyon yıl karanlığa büründü. Yer çekimi az kütlelerini ısıtırlar. 10 Ocak'ta ilk yıldızların ışığı doğdu.

13 Ocak'ta galaksiler oldu. Sonra daha da büyüdüler. Samanyolu da  11 milyar yıl önce yani 15 Mart'ta oluştu. Yüzmilyarlarca farklı güneş... Ya bizimki? O henüz oluşmadı. Diğer yıldızların küllerinden doğacak.

Aşağıdaki resimde paparazi gibi parlayan ışıltıları görüyor musunuz? Her biri Süpernova. Bir yıldızın ihtişamlı ölümü.

Yıldızlar ölür, onlara özel doğum odası gibi yerlerde yenileri doğar. Devasa toz bulutlarındaki yağmur damlaları gibi yoğunlaşırlar.

O kadar ısınırlar ki atomun içindeki çekirdekler birbirine bağlanırlar. Bu ise oksijeni, kaslarımızdaki karbonu, kemiklerimizdeki kalsiyumu, kanımızdaki demiri oluşturur.

Hepsi yok olmuş yıldızların küllerinden doğmuştur. Sizlerde de, bizlerde de, hepimizde yıldızların kumaşı vadır.

Güneşin parlamasına başlamasına takvime göre daha 6 milyar yıl var. Kozmik takvime göre güneşin doğumu 31 Ağustos'ta oluyor. Yani 4,5 milyar yıl önce.

Dünya ilk 1 milyar yıl boyunca çok hırpalandı. Yörüngedeki kalıntılar birbirleriyle çarpışıp kaynaşarak çığır etkisiyle ayı oluşturdular.

Anlayacağınız ay o zamanlardan bize bir hatıradır. O zamanki dünyada olsaydınız ayı 100 kat daha parlak görürdünüz. Ay 10 kat daha yakındı. Çekim kuvveti samimiyetimizi derinleştirmişti.

Dünya soğudukça denizler oluştu. Dalgaların boyu 1000 kat daha yüksekti. Zaman ilerledikçe sürtünme ayı daha da uzağa itti.

Gezegenimizde yaşam 21 Eylül'de, 3,5 milyar yıl önce başladı. Nasıl başladığını bilemiyoruz.

9 Kasım'da canlılar yaşamaya başladı. O öncü mikroplara çok şey borçluyuz. Tabi söylemeden edemeyeceğim, seks olayını da onlar buldu.

17 Aralık epey hareketliydi. Tiktanik, karaya çıkanlardan ilkiydi. Ormanlar, dinazorlar, böcekler... Hepsi evrim geçirdi. Ilk çiçek 28 Aralık'ta açtı. Eski ormanların kalıntıları kömüre dönüştü. 300 milyon yıl sonra o kömürü yakıyoruz.

Kozmik takvimde 30 Aralık günü, sabah 6:24. Dünyaya büyük bir göktaşı düştü. Dinazorların sonunu getiren de buydu. Evren şu anda 13,5 milyar yaşında ve biz hala yokuz. Biz ancak son anda, 31 Aralık'ta saat 23:59:56'da var olmaya başlayacağız.

3,5 milyar yıl önce atalarımız bizlere şu izleri bırakıyor.

Evrende o kadar yeniyiz ki resim çizmeye kozmik takvimin bitmesine son 60 saniye kala öğrenmişiz. Yani 30 bin yıl önce. Astronimi de yeni çıktı.

10 bin yıl önce medeniyetleşmişiz. Gece yarısına son 14 saniye kala, yani 6 bin yıl önce yazıyı icat ettik.

Hz. Musa son 7 saniyede doğdu. Buda 6 saniyede, Hz. Isa son  5 saniyede, Hz. Muhammed son 3 saniyede, 2 saniyeden az sürede dünyanın iki yarısı birbirini keşfetti.

Kozmik takvimin ancak son saniyesinde doğayı incelemek için bilimi kullanmışız.

Bilimin gücü o kadar kuvvetli ki, sadece 400 yılda Gallie'nin teleskobundan ayda ayak izi bırakmaya kadar ilerletti bizleri.

Bilim adamları sağ olsun.

Carl Sagan... (http://tr.wikipedia.org/wiki/Carl_Sagan) Büyük bir bilim adamıydı. Satürn'deki Titan uydusunda metan göllerini doğru tahmin etti. Mars'taki mevsim değişikliğinin toz fırtılarından kaynaklandığını ilk anlayan oydu. Erken dönem dünya atmosferi kuvvetli sera gazlarının olduğunu gösterdi.

Carl dünya dışı canlı arayışında bir öncüydü.

Insanlığın hikayesi daha yeni başlıyor. Içimizdeki Kozmosu daha görmediniz bile!

Yazan ve düzenleyen: Recep ŞERIT


Henüz ilk bölümden fazla etkilendim. Diğer bölümleri de şevkle yazmaya devam edeceğim.

Keyifli okumalar,
Recep.





Mesaj 01.10.2014 01:00:03 tarihinde Rserit tarafından düzenlenmiştir.



Mesaj 20.07.2015 12:02:06 tarihinde Rserit tarafından düzenlenmiştir.



Mesaj 20.07.2015 12:03:41 tarihinde Rserit tarafından düzenlenmiştir.

Developer.